Günlük hayatımızda arkadaş sohbetlerinde zaman zaman kullandığımız ya da işittiğimiz ‘eski kulağı kesiklerden’ deyimi nereden geliyor?
Türk Dil Kurumu’na göre ‘eski kulağı kesiklerden olmak’ deyimi, ‘görmüş geçirmiş, çok deneyimli olmak’ anlamında kullanılıyor. Peki bu deyim nereden geliyor? Yani, hikâyesi nedir?
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. A. Halûk Dursun, 2005 yılı Nisan ayında Beyoğlu Belediyesi tarafından Galatasaray Lisesi’nde düzenlenen “Beyoğlu Sohbetleri”nde bu deyimin hikâyesini şöyle özetlemiş:
“Dergâha kabul edilen Bektaşi’nin kulağına bir küpe takılır; duydukları-öğrendikleri kulağına küpe olsun diye. Ama Bektaşi tabii ki bir rahat durur, iki durur, üçüncüde dayanamayıp sözünü bozar. Bu haber alındığında da Bektaşi’nin küpesi çıkarılır, pek tabii nezaketle değil, kulağından sıyrılarak. Böylece anlaşılır ki kulak memesi yırtık olan, sözünü tutamamış, dergâhına / şeyhine kusur etmiştir.”
Doç. Dr. Halûk Dursun, Beyoğlu’nun sabıkasının eskiden de kabarık olduğunu belirterek, “Bütün eski kulağı kesikler buradaydı” diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder