9 Ağustos 2018 Perşembe

İkinci el kıyafetlerin en meşhur mağazası: By Retro

By Retro mağazasından
Sürur Öztürk

“By Retro”nun kuruluş fikrinin sahibi, merhum halk ozanı Neşet Ertaş. Sadece geçmiş yılların izlerini arayan nostaljik ikinci el eşya müşterilerine değil, “Hatırla Sevgili”den “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”ye kadar Türk televizyon dizilerinin neredeyse tamamına kostüm sağlıyor. Özellikle dönem dizilerinin vazgeçilmez kostüm tedarikçisi. By Retro, farklı ve özgün kıyafetleri, aksesuarları ucuza temin etmek isteyenlerin ilk akla gelen adresi…

Suriye Pasajı


Günümüzde tarihî dokusuyla dikkat çeken ve önemini hâlâ koruyan bir pasaj, Suriye Pasajı. İstanbul’da sokak modasına ve alternatif kültüre ait ürünlerin bulunduğu pasaj, son zamanlarda da iyi yemek, kafe ve konsept dükkân denince akla gelmeye başladı. Yeni eklenen mekânlarla Suriye Pasajı, her geçen gün yeniden tasarlanıyor adeta. Oysa pasajın geçmişi bu kadar hareketli değildi.

13 Ocak 2011 Perşembe

Üsküdar’da edebiyat çok ağırbaşlı olmuştur

Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun Genel Başkanı Uğur İbrahimhakkıoğlu, İstanbul’un semtlerinin edebiyatçılar üzerinde farklı etkileri olduğunu ve bu etkilerin eserlerine yansıdığını düşünüyor.

İbrahimhakkıoğlu’ya göre Beşiktaş eserleri gerçekçidi hatta isyankâr, Adalar, Kadıköy gibi semtlerde romantik ve şairane, Fatih’te uhrevî, içe dönük, Üsküdar’da ise ağır başlı…

12 Ocak 2011 Çarşamba

Osmanlı’nın ilk toplu konut projesi

Ünlü mimar Sarkis Balyan’ın İstanbul Beşiktaş’taki eseri Akaretler Sıraevler, Osmanlı’nın ilk toplu konut projesiydi. Toplu konut hamleleri buradan sonra başlamış, Türk sivil mimarisi açısından bir mihenk taşı olmuştu.

“TOKİ Haber” dergisinin Ekim 2010 tarihli 8. sayısında yer alan bilgiye göre, Akaretler Sıraevler’in bir kısmı 1875 yılında Sultan Abdülaziz döneminde sarayda çalışan muhafızlar ve ağaların kalması için bugünkü anlamıyla lojman konutlar olarak yapılmış. Bir kısmı da, şu anda Swiss Otel’in bulunduğu yerde yapımına başlanan Aziziye Camisi’ne gelir getirmesi amacıyla o zamanki azınlıklara kiraya verilmiş.

30 Aralık 2010 Perşembe

‘Kulağı kesik’ deyimi nereden geliyor?

Günlük hayatımızda arkadaş sohbetlerinde zaman zaman kullandığımız ya da işittiğimiz ‘eski kulağı kesiklerden’ deyimi nereden geliyor?

Türk Dil Kurumu’na göre ‘eski kulağı kesiklerden olmak’ deyimi, ‘görmüş geçirmiş, çok deneyimli olmak’ anlamında kullanılıyor. Peki bu deyim nereden geliyor? Yani, hikâyesi nedir?

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. A. Halûk Dursun, 2005 yılı Nisan ayında Beyoğlu Belediyesi tarafından Galatasaray Lisesi’nde düzenlenen “Beyoğlu Sohbetleri”nde bu deyimin hikâyesini şöyle özetlemiş:

29 Aralık 2010 Çarşamba

Minareleri birbirine en uzak cami

Doç. Dr. A. Halûk Dursun, “İstanbul’u Yaşama Sanatı” isimli kitabında, Beyazıt Camisi’nden bahsederken “minareleri birbirine en uzak cami” ifadesini kullanıyor ve bu mesafenin 87 metre olduğunu kaydediyor.

Sultan 2. Abdülhamit’in torunu Harun Osmanoğlu yoğun bakımda

Bypass ameliyatı olan Sultan 2. Abdülhamit’in torunu Harun Osmanoğlu’nun yoğun bakımda tedavisi devam ediyor.

Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nde bypass ameliyatı yapılan, dört damarı değiştirilen Osmanoğlu’nun tedavisine yoğun bakımda devam ediliyor.

78 yaşındaki Harun Osmanoğlu’nun, durumu düzelene kadar yoğun bakımda gözetim altında tutulacağı belirtiliyor.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Kitap mecnunlarının yurdu: Sahaflar Çarşısı

Bilgiye / belgeye değer veren; kitapların, dergilerin, yitik evrakın, mektupların, fotoğrafların, afişlerin peşine düşen; önemli buldukları her bilgi kırıntısının izini süren kitap sevdalıları için eskiler “mecanin-i kütüb”; ‘kitap mecnunları / kitap delileri’ derlermiş. İşte, İstanbul’un Osmanlı döneminden bugüne kadar yaşayabilmiş en eski kitapçı çarşısı olan Sahaflar Çarşısı, 15 yy.dan günümüze kadar, bu kitap âşıklarının vazgeçilmez mekânlarından birisi olagelmiştir.

26 Aralık 2010 Pazar

“Râhatü’l-hulküm”den lokuma…

“Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” diyen atalarımız, bunun hakkını fazlasıyla vermişler. Zengin, renkli bir tatlı kültürü çıkmış ortaya. Lokum, akide şekeri, ezme, helva, demirhindi… Çeşit çeşit, renk renk tatlarımız, artık sadece bizi değil, yabancıları da rahatlatıyor.

“Boğazı rahatlatan şey” anlamındaki Arapça “râhatü’l-hulküm” sözü, Türkçede zamanla “lâtilokum”a dönüşmüş, o da kısalıp “lokum” olmuş.

Tamburî Cemil Bey’in evi nasıl yok oldu?

Uğur Derman ve Niyazi Sayın, 1970 yılında, Tamburî Cemil Bey’in evinin yerine bir apartman inşa edilmek üzere yıkılacağını haber aldıklarında, koşup bu trajik sona şahitlik etmiş, hatta Cemil Bey’in kendi eliyle çizdiği resimlerin bulunduğu oda kapılarından birini, bir kapı tokmağını ve bir pencere kafesini hatıra olarak almışlardır.