26 Aralık 2010 Pazar

“Râhatü’l-hulküm”den lokuma…

“Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” diyen atalarımız, bunun hakkını fazlasıyla vermişler. Zengin, renkli bir tatlı kültürü çıkmış ortaya. Lokum, akide şekeri, ezme, helva, demirhindi… Çeşit çeşit, renk renk tatlarımız, artık sadece bizi değil, yabancıları da rahatlatıyor.

“Boğazı rahatlatan şey” anlamındaki Arapça “râhatü’l-hulküm” sözü, Türkçede zamanla “lâtilokum”a dönüşmüş, o da kısalıp “lokum” olmuş.

“Türk Lokumu”, bugün Türkiye’yi ziyaret eden turistlerin mutlaka tatmak istedikleri, Osmanlı tatlı kültürünün özel ürünlerinden birisi olarak büyük rağbet görmeye devam ediyor. 20’den fazla çeşidiyle rengârenk lokumlar, şekerler, ihraç ürünleri arasında tatlı bir yer edinmiş durumda. Sadesinden güllüsüne, fındıklısından bademlisine, sakızlısından meyvelisine zengin bir çeşitliliğe sahip olan lokum, 15. yüzyıldan bu yana yediden yetmişe herkesin ağzını tatlandırmaya devam ediyor.

Osmanlı Devleti’nde yeniçerilere ulufe töreninde dağıtılan akide şekeri de, nesiller boyunca mutfakları renklendiren, ağızları tatlandıran, çocukluk hatıralarının tatlı rüyalarını günümüze taşıyan bir şeker olarak, itibarını korumaya devam ediyor.

Lokumcuların, şekercilerin vitrinleri o kadar renkli ki, bırakınız tarifsiz tatlarını, sadece bu renklilik bile, sizi bir çocuk gibi neşelendirmeye yeter…

(Sürur Öztürk)

Hiç yorum yok: