25 Aralık 2010 Cumartesi

Nargile

Bir ‘tütün içme aracı’ olması bakımından ‘sağlığa zararlı’ tarafı bir tarafa bırakılacak olursa; şekli, kullanılan malzemeleri ve kültürü ile nargile, İstanbul’un folklorik renkleri arasında yer alan dekoratif unsurlardan birisidir.

“Ser” diye adlandırılan ve cami minaresini andıran gövdesinin yanı sıra; lülesinde, marpucunda, şişesinde, tepsisinde ve rüzgârlığında, İslâm sanatının estetiği görülür. Bu bakımdan, hiç tütün kullanmayanların bile sadece dekoratif bir unsur olarak çeşitli mekânlarda bulundurdukları folklorik bir malzeme, ‘turistik’ bir eşyadır.

Porselen, bronz, cam, billur, çini veya gümüş gövdeli nargileler; değişik renkleriyle, ucuna sipsi takılı marpucundan nefes çekildiğinde içindeki suyu fokurdayan şişesiyle, üzeri el dokuma kilim motifleriyle bezeli, koyun ya da ceylan derisinden yapılmış ince hortumuyla, özgün ve zarif bir keyif aracı olarak görülür.

Doğuş yeri Hindistan olarak kabul edilen, Osmanlı kültüründe 400 yıllık bir yeri olduğu kaydedilen ve tiryakileri tarafından ‘kahvenin mütemmim cüzü’ / tamamlayıcı unsuru olarak nitelendirilen nargile, İstanbul’la özdeşleşen estetik sembollerden birisidir. Osmanlı döneminde İstanbul’un Tophane semtinde sunulmaya başlanan nargile, günümüzde neredeyse her semtte rastlanan kafe ya da kahvehanelerde kullanılmaktadır.

(Sürur Öztürk)

Hiç yorum yok: