25 Aralık 2010 Cumartesi

İstanbul, lâlesiz kalamazdı…

Tasavvuf terminolojisinde gülün Hz. Muhammed’i temsil etmesi gibi, lâlenin de Allah’ın birliğinin sembolü olarak kabul edilmesi, lâleyi Osmanlı kültürünün neredeyse her dalında el üstünde tutulan son derece estetik bir sembol hâline getirmiştir.

Lâleyi, tarihe emanet edilmiş eski ve unutulmuş bir güzellik olmaktan çıkarıp, yeniden İstanbul’un canlı bir kültür unsuru hâline getiren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, lâle hakkında şunları söylüyor:

“Lâle, Anadolu topraklarında doğdu. Değişirken devam eden, devam ederken değişen, sonsuzluğa akıp giden zaman içinde Selçuklu’nun, Osmanlı’nın elinde suya çizilen ebru oldu. Saraylarda, camilerde çini oldu. Udun, tamburun tellerinde şarkı oldu. Kelimelerle ifadesini bulup şiir oldu. Ustasının elinde hat oldu. Padişah kaftanlarına, saray eşyalarına süs oldu, motif oldu. Fetih ile birlikte İstanbul’a gelen lâle, İstanbullu oldu. İstanbul’u sevdi, en güzel İstanbul topraklarında büyüdü, İstanbul’un çiçeği oldu. Fetih’ten sonra Avrupalı oldu, dünyalı oldu.”

Osmanlı Devleti’nde bir devre adını veren lâle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları ile İstanbul’a geri döndü. 19. yy’da nesli tükenen İstanbul lâlesi, İBB’nin yaptığı bilimsel çalışmalar sonucu yeniden üretildi. Uluslararası Lâle Sempozyumu, geleneksel hâle getirilerek her yıl düzenlenen İstanbul Lâle Festivali gibi pek çok kültürel etkinlik düzenlendi. Lâle temalı sergiler açıldı. ‘istanbulunlalesi.com’ adını taşıyan bir internet sitesi kuruldu. “Alım garantili lâle soğanı yetiştiriciliği sosyal sorumluluk projesi” ile pek çok aileye kazanç elde etme imkânı sağlandı.

İstanbul kültürünün en güzel sembollerinden birisi olan Lâle, tarihî eserlerdeki muhteşem varlığını muhafaza ederken, yeni üretilen hat, tezhip, ebru gibi geleneksel Türk-İslâm sanatları eserlerinde yeniden canlanmaya da devam ediyor. Mobilya Sanayicileri Derneği-MOSDER tarafından düzenlenen mobilya tasarımı yarışmasında Kadir Peker’in Türk kültürüne ait formları kullanarak tasarladığı ve tıpkı bir lâle gibi açılan, istenildiğinde de kapatılabilen ‘Lâle’ adlı oturma grubu tasarımı, ödüle lâyık görülmüştü. Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (KTAE) tarafından TÜBİTAK destekli yürütülen “Türkiye Florasında Bulunan Lâle ve Sümbül Türlerinin Kültüre Alınması” projesi ile Türkiye florasında kaybolmak üzere olan lâle ve sümbül türleri koruma altına alındı. Lâle, yurt dışında da bizi temsil etmeye devam ediyor. Merkezi ABD’de bulunan Türk Kültür Vakfı’nın desteğiyle, ABD’nin St. Louis kentinde bulunan Missouri Botanik Bahçesi’nde, geleneksel Türk bahçe kültürünü yansıtan “Bakewell Osmanlı Bahçesi” açılmış, lâle de bu bahçede yerini almıştı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nce (TAGEM) geliştirilen proje ile ülkenin dört bir yanından toplanan lâle, sümbül, kardelen gibi soğanlı bitkiler, Yalova’da kurulacak Türkiye Geofitleri Bahçesi’nde yeniden canlandırılacak. (Sürur Öztürk)

Hiç yorum yok: